94 senesinde ilk çıkışı Fransız dağ rehberleri tarafından yapılan Parmakkaya Kuzey Doğu duvarına Doğan Palut ve öztürk Kayakçı Ağustos ayında çıktılar. Bu tırmanış duvarın orjinal çıkışından sonra yapılan ilk tırmanıştır.

Parmakkaya-Kuzey
Uzun zamandır bu yazı için aklımdan sayısız cümle ve fikir uçuştu. Fakat yazı oluşmadı. sonunda işte değneğin ucu gözüktü. Dergiye yazmak için son günler. Önemli olduğuna inandığım bu çıkış, bugünkü ve gelecekteki bir çok tırmanıcı için şüphesiz bir merak konusu. 225 metre yükseklikte 2500 metreden başlayan,yedi sekiz ip boyu, 6;7;8 derece zorlukta devam eden bu harika hat, Akşampınarı kamp yerinden bakıldığında insanın donunu dolduracak kadar zor gözükmekte. Rota, dibine gittiğinizde ise o kadar cazip bir eğim kolaylıkla başlamakta ki (kafanızı yukarı kaldırmamak kaydıyla) frikşını giyip,ilk boltu sobelemek size çok doğal gözükecektir. öztürk ile bir denemeye yapmayı 1997 senesinde sabitlediğimiz rotanın girişini 96 senesinde Atilla ile incelemiştik. Bu projemizi geçen sene öztürk ile zihinsel yakınlığımı biraz yitirmemin etkisi ile ertelemiştim. Bu yüzden de istek duymamıştım. Bu sezon sevgi depolarımın yenilenmesiyle, nihayet... Tüccarlık yapmıyoruz ya..!! Etkinliğimizin sponsoru öztürk'dü, kuruşum yoktu. Taşıyıcılara, Nepal hükümetine(!) ve diğer bütün masraflara ödediğimiz para 30 milyondu.
Dağın gittiğimiz kısmı ıssızdı. Yalnızca ikimiz vardık. Bir de Parmakkaya kuzey. Etkinliğin şarkısı "Hadi GıT'elim, şeker ezelim'di. Faaliyetten başarı ile dödükten sonra öztürk ile evinde dialara bakmak için buluşmuştuk. Ayşin telefon açtı. Faaliyetin kaderi ile ilgili sorular soruyordu.öztürk yüzünde muzip gülüşü ile "Elimize vurduk, Dokuzluk pasajlar vardı.Geri yağladık Doğan ilk defa geri püskürüp başarısız oldu.Toparlanmaya çalışıyor" falan filan deyip eğleniyordu. Zirvede heyecanla küçük kutucuğa yöneldik. Dereceleri(quide) merak ediyorduk. Gene cahilce girmiştik duvara, Denisler'in harika zirve defterciğini ve Emre ile David'in ilk Türk çıkışı notlarını bulduk. Emre çıkış notlarının arkasına, "çobanlar gibi"adresini ve telefonunu eklemişti. öztürk ile birbirimize "ışte elimize düştün Emre" der gibi bakışıp gülmeye başladık. Bir de zirvede iki adet zirve defteri olduğunu keşfettik. Biri bizim ulaştığımız en yukarıdaki Babakaya'nın altındakovucukta, diğeri klasik rotanın bitiminde .Duyurulur... Kuzedoğu yüzündeki bu tırmanış hattını merak eden arkadaşlarıma şunları söylemek isterim: tırmanış teknikleri ve buna bağımlı yaşamlarını yeterince inceletip geliştirdikleri zaman bu duvarı denemelerini; bizim bu kondisyon ve teknik birikimle rotayı 8 saat gibi bir sürede bitirebildiğimizi;ceplerinde rotayı(boltları) takip edebilecek sinir irade, rota okuma bilgisi ve yedek eforunda olması gerektiğini; rotanın sabahın erken saatlerde güneş aldığını; inişin aynı yüzden emniyetlice yapılabileceği. Başımıza, teknik zorlukla ilgili gelebilecekleri, aşağı yukarı tahmin edebilmiştik ama bu kadar dayak yemeyi beklemiyorduk. Elimizdeki iki dia bunu o kadar iyi anlatıyor ki... Gene ilizyonlar peşimizi bırakmamıştı.
Duvar bitmek bilmemişti. son külahı geçtiğimizi düşünürken gerçek külah ve engin bir tırmanışla karşılaşmak bizi oldukça sarsmıştı. Böylesi zor gözüken bir yer yoktu aşağılarda, Sert içkinin üstüne içilen cila misali;Overdose. Onca zorlu tırmanış ve hala bitmeyen ,daha zorlaşan duvar. Oyun ortadaydı; aşağıdan da görüp iki sersem gibi duvara girmiştik ama... Zihnimizde, yorgunlukla birleşen final arzusu , duvarı her yeni ip boyundan sonra bitirmek istiyordu. ah insan bilinci. ıçimizdeki şeytan tabiki dürtüyordu. "Boyundaki sola kıvrılan geniş çatlak, kolay rota ile buluşuyor. Yeterince yoruldunuz, kaçın oradan" Ama hayır böyle bir tırmanış bitmiş sayılmaz ve onca değnekten sonra bu duvarı bir daha çıkmak mı? Risk faktörü boltlardan dolayı nasılsa düşük. Deneriz, olmadı ineriz. Girdim ama yeterince tırmanış birikimi ve inceliği kazanmamış, kas orkestrasyonum ve kondisyonum duvarın değnekleri sonucu (cezalandırma) üç kere fena düşürdü beni. Dördüncü denememin zihnimdeki daha dinamik ve maestroca yöntemlerle olması gerektiğini, bitirmenin itkisiyle de böylesi bir kalkışmanın doğru olduğunu düşündüm. Kiliti geçtim. Kalktım ama... nasıl bir dirençle. Sonrası kovuk istasyona ulaşan, sola çapraz, üç boltlu hat. ılerledikçe , solumda olağanüstü bir boşluk ve görüyorum. Boltların yakınına geldiğimde hangi pozisyonda klip yapacağımı anlıyorum ama düşmek istemiyorum. Tam bir tezat; sadece düşmek için, onun korkusuyla, daha iyi kilitlendiğim ama daha zor klipler yapıyorum. Tam bir çomar psikolojisi. Aman tanrım en zor pasajın üstüne nasıl bir sınama bu. İşte bir tane daha! Düşeceğim mesafeyi düşünmek her şeyin önüne geçti. Bu zor anda kilitlenip, klibi bir an önce yapmam gerekiyor. Vücudumu sola doğru yarım aktararak, uzayarak klibi yapıyorum. Ve hop! arkaya,yorgunluktan gebereceğim. Önümde son boltu ve nihayet zirveye giden, küçük çatlak-kulvarcıkları görünce bağırıyorum ve ağlamak istiyorum; onca zorluğu aştık ve bitiriyoruz. öztürk de kilitde bir iki püskürerek yanıma geliyor.
Son on metre ara emniyetin bile gerekmediği kolay pasaj. Unutamadığım diğer ip boyu, üçüncüsü: Akarak ve sürekli dansederek ilerliyorum,deliğe ulaşıyorum. Hat buraya kadar tam tırmanış kombinasyonu ile,sağa çapraz ve yukarı doğru uzadı. Yaklaşık 40 metre rüyada gibi tırmandım. Şimdi bulunduğum delikten önümdeki küçük balkonu geçip rahat gözüken sistemle üst istasyona ulaşacağım. Aşğıya sevinç naralarımı gönderiyorum. ama en zor ip boyunun, en zor hamlesinin beni beklediğinin farkında değilim. Tahminimden fazla zorlanarak orayı da geçiyorum. Bazen sersemlik ve farkında olmayış iyidir!! öztürk 'de akarak tırmanıyor. öylesine, paldır-küldür (rahat psikoloji) yağladığımız bu ip boyu, yukarda guide'den öğreniyoruz ki, 7 a zorluktaki ip boyuymuş.Tam 46 metre Güzel bir ışlanmıştık(!) Külahtaki zorlu ip boyunun altında rota, alışık olduğum bir baca çatlakla buluşuyor. Tam bir ot ormanıçGüzel kokular içinde, otların örtüştürdüğü tutamakları ortaya çıkararak fişekliyorum. Sizde koklayın...
Doğan Palut